You may see the video here http://youtu.be/V67Ug7sskBM
Tuesday, October 30, 2012
A Different Aproach of 29 October, Republic Day Celebration
Yesterday, Turkey and Turkish People have celebrated 89th Anniversary of being Republic . At night event of the celebration was held on in Istanbul, as well as Bagdat Street. With night parade, simultaneously, there was another celebration parade above the sky. More than 30 UFOs were with us.(The sky was cloudy and there were no stars at all.)
You may see the video here http://youtu.be/V67Ug7sskBM
You may see the video here http://youtu.be/V67Ug7sskBM
Thursday, October 25, 2012
HAKAN KIRKOGLU'NDAN - RUHUNUZUN NOKTASI
| ||
Sizlere astrolojik haritada şans noktası kadar önemli başka bir noktadan söz edeceğim. Bir haritayı detayları ile incelerken, belli başlı noktalar vardır. Bunlardan en çok bilineni Şans noktasıdır. Kişinin kısmetini, kazanç yollarını ve imkanların hangi alanlarda ortaya çıktığını açıklayan bu nokta haritada Güneş, Ay ve yükselen burç derecelerinden hesap edilir. Ruh noktası da Şans noktasının tamamlayıcısıdır ancak maddi kazançlar ve imkanlardan çok kişinin yönelimlerini, yapmak istediği şeyleri ve özellikle iş, kariyer alanındaki eğilimleri açıklar. Ruh noktasının hesaplanması da aynı şans noktası gibidir ancak formül tersine döner.
Bu noktayı hesap etmek için, astrolojik haritanızda Güneş’in, Ay’ın ve yükselen burcun derece değerlerini bilmeniz gerekir. Eğer bir harita çıkartmak isterseniz bunu www.astro.com sayfasından elde edebilirsiniz. Ruh noktasını hesap etmek için önce haritanızın gündüze mi, geceye mi ait olduğunu, yani gündüz mü, gece mi doğduğunu bilmelisiniz. Zira hesaplama formülü gece haritalarında tersine döner. Şöyle ki, gündüz haritaları için Ruh noktası=Yükselen burç derecesi+ Güneş’in derecesi – Ay’ın derecesi şeklindedir ancak gece haritaları için bu formül, Yükselen burç derecesi + Ay’ın derecesi – Güneş’in derecesi olur.Kuşkusuz daha kesin bir hesaplama için dakikaları da hesaba ekleyebilirsiniz.
Bunu bir örnekle açıklayalım, Orhan Pamuk’un haritasında ruh noktasını bulalım. Haritasında Güneş 16 derece İkizler’de, Ay 1 derece Yay’da ve yükselen burç derecesi ise 22 derece İkizler’de yer alıyor. Bu durumda formüle göre, bu dereceleri mutlak boylam olarak yazarsak (mutlak boylamda, 0 derece Koç 0, 0 derece Boğa 30, 0 derece İkizler 60, şeklinde devam eder) Ruh noktası gündüz haritası için yükselen burç için 82 derece + 76 derece (Güneş’in mutlak boylamı derecesi) – 241 derece (Ay’ın mutlak boylam derecesi), bu işlemin sonunda – 83 bulunur. Eksi çıktığı zamanda 360’la yeniden toplamalıyız, bu durumda ruh noktası 277 derece çıkar. Bu derece de, 7 derece Oğlak burcuna (Oğlak’ın 0 derecesi mutlak boylamda 270 olduğu için) karşılık gelir. Bu hesaplamadan Orhan Pamuk’un ruh noktasının 7 derece Oğlak burcunda olduğunu görüyoruz. Peki Oğlak burcundaki ruh noktası ne anlama gelir ? Oğlak yapı olarak hırslı, zirveye ulaşmak isteyen, mücadele eden, disiplinli ve hedeflerine odaklı, kendi içine daha kapalı bir burçtur. Kendisi bir yazar olarak disipline ve sıkı çalışmaya eğilimlidir. Bu nokta bizim çalışma stilimize ve bizi motive eden ögeleri de anlatır. Bu bakımdan, Pamuk’un haritasında İkizler gibi daha değişken bir burç dikkat çekse de, konu amaçlar ve ruhun eğilimleri olduğunda O’nda Oğlak’ın hırs ve mücadelesini görebiliriz. Eğer bu konuda daha fazla bilgi edinmek istersek bu kez, bu noktanın düştüğü burcun yöneticisini de hesaba katabiliriz. Pamuk’un haritasında Satürn’ün Akrep burcunda yer alması bu özelliklere derinlik, tutku ve fazladan bir kararlılık getirmekte.
Sezen Aksu’nun haritasında ise ruh noktası Balık burcuna, 8. Eve düşmekte. Balık’taki ruh noktası kişiyi hayal gücünün, fedakarlığın, vericiliğin ve sınırlanmama isteğinin harekete geçirdiğini gösteriyor. Bu noktanın yöneticisi olan Jüpiter ise yine yüceldiği Yengeç burcunda yer almakta. Bir bakıma Sezen Aksu’da su elementinin getirdiği koruyuculuk, annelik ve hassasiyet temalarının onun için motive eden faktörler olduğunu görüyoruz. Marilyn Monroe’nun ruh noktası Yay burcunda, 5. evde yer almakta. Bu ev sahneyi ve yaratıcılığı, aşkı açıklar. Yay burcundaki ruh noktası onun ruhen hareketli, iyimser, sorumluluktan pek hoşlanmayan, yeniliklere açık birisi olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda ruh noktasının yöneticisi Jüpiter (Yay’ın yöneticisi) Saka burcunda olduğu için, aynı zamanda bu durum onun entelektüel ve özgürlükçü kişilere doğru yöneldiğinin de işareti.
Ruh noktası, bir kişinin temel eğilimlerini, yönelimlerini ve özellikle iş hayatında kullanmak isteyeceği konuları anlatır. Bu bakımdan, bir meslek ve kariyer konusunda karar vermek için ruh noktası mutlaka değerlendirilmeye alınmalıdır.
|
Saturday, October 20, 2012
Friday, October 19, 2012
Medyumlar/Kahinler - Edgar Cayce
Hayatı
1877'de Kentucky'de doğan, 1945'de Virginia Beach'de hayata gözlerini yuman Edgar Cayce hipnoz ile uyutularak trans halindeyken yaptığı ve kayda alınan "okumalar"la tanınmıştır. Transta iken yaptığı teşhislerde, kimi değişik vakaların tedavisi için gerekli ilaçların nerede bulunabileceğini tarif etmiş, ayrıca astroloji, reankarnasyon ve Atlantis ile ilgili kehanetlerde bulunmuştur.
Cayce hipnoz uykusundan uyanınca hiçbir şey hatırlamıyordu. Uykudayken bu işi nasıl başardığı sorulduğunda, yaşayan herhangi bir insan beyni ile ilişki kurabildiğini, bu beyin veya beyinlerdeki bilgilerden, kendisine gelen hastaları teşhis edebildiğini, ilaçlar verebildiğini söylüyordu. Belki de bu anlarda Cayce'de bambaşka bir akıl canlanıyor ve insanlıkta dolaşan bütün bilgilerden, tıpkı bir kitaplıktan olduğu gibi yararlanıyordu. Bu işlem ışık hızıyla oluyordu. Fakat Edgar Cayce'nin durumunu bugün için açıklama imkânı yoktur.
Medyumluk yeteneği ve psişik güçleri çok küçük yaşlarda ortaya çıktı. Edgar Cayce küçükken hastalanmış komaya girmişti. Köyündeki doktor tüm çabalarına rağmen onu komadan çıkaramamış, bu haldeyken Cayce konuşmaya başlamış: "Enseme bir beyzbol topu çarptı. Özel bir yakı yapın ve enseme kuvvetlice basın. Acele edin, yoksa beyin zarının zarar görme ihtimali var" demişti. Sonra yapılacak yakının formülünü vermişti. Ailesi başka çare olmadığı için denilenleri uygular ve akşama doğru ateşi düşen Edgar, ertesi gün ayağa kalkar. Fakat komadayken söylediklerini hatırlamıyordu ve formül için isimlerini verdiği bitkilerin çoğunu tanımıyordu.
Amcasının çiftliğinde çalışmaya başlamış daha sonra Hopkinsville kitaplığında hademelik yapmıştı. Sahip olduğu yeteneği kullanmak istemeyen Cayce küçük bir fotoğrafçı dükkânı açmıştı. Çocukluk arkadaşı Al Layne felçliydi ve ayağını sürüyerek yürüyordu. Çocukluk arkadaşının yalvarmasına dayanamayan Cayce hipnoz uykusuna yatmaya razı oldu. Bu uyku sırasında arkadaşının hastalığının nedenlerini yazdırdı. Uyanınca arkadaşına yazdırdıklarının ne olduğunu dahi anlamadığını, bunun büyücülük olduğunu, ilaçları alıp kullanmamasını tavsiye eder. Ama sekiz gün sonra Al layne'in iyileştiği bütün kasabada konuşulmaya başlanınca insanlar kendisine başvurmaya başlamıştır. Önceleri "uyurken konuşuyorum diye insanları tedaviye kalkamam" diyerek direnen Cayce, sonunda bazı şartlar ile bu seanslara razı olur. Hastaları görmeyecek, para almayacak ve uyku seanslarında bir doktor hazır bulunacaktı.
Hipnoz uykusu sırasında hastalara koyduğu teşhisler o kadar isabetliydi ki buna hayret eden doktorlar aslında kendisininde doktor olduğunu fakat bu yola saptığını söylüyorlardı.
James Andrews adında bir demiryolu şirketi sahibi Cayce'a gelmişti. Seans sırasında birkaç ilaç ve bir tür adaçayı suyu kullanılması söylenmişti, formülü bulmak imkânsızdı. Gazetelere verilen ilanlardan bir sonuç çıkmayınca tekrar edilen seansların birinde Cayce, ilacın çok karmaşık formülünü yazdırdı. Bu arada şirket sahibi Andrews'e Paris'li genç bir doktordan mektup geldi. Mektubunda ilanda söz edilen adaçayı suyunu yine doktor olan babasının bulduğunu fakat elli yıldan beri yapmadığını yazıyordu. Formülü Cayce'ın yazdırdığı formül ile aynıydı.
Hekimler sendikası mahalli sekreteri John Blackburn bir komite ile bütün seansları izler ve sonunda Edgar Cayce'a resmi konsultasyon yapma izni verilir.
Cayce'ın sekiz yaşındaki oğlu oynarken bir magnezyum patlamasına sebep olur ve doktorlar bir gözünü kurtarmak için diğerini çıkarmayı önerirler. Bunu kabul etmeyen Cayce, hipnoz sırasında gözlere 15 gün süreyle tannik asit pansumanı uygulanmasını söyler. Doktorlar bunun çılgınlık olduğunu söylemesine rağmen 15 gün sonra çocuğun gözleri iyileşir.
Bir uyku seansında 4 reçete yazdırmıştı ve bunların kime uygulanacağı bilinmiyordu. Sonradan kendisine başvuracak dört hastanın reçetesini 48 saat önce yazdırmıştı.
Bir seans sırasında da "Codiron" adında bir ilaç yazdırmıştı ve ilacı yapan firmanın adresini vermişti. Telefon edildiğinde ilaç firması şaşırmıştı, "nereden duydunuz? formülü yeni bitirdik ve ismini yeni koyduk" diyorlardı.
Ölümü
Cayce öleceği günü ve saatini önceden haber vermişti. Çaresiz bir hastalığa tutulduğunu anlamıştı. "Akşam 5'te tamamen kurtulacağım" diyordu. Hastalığı "başka bir şey olmak"tı. Cayce öldüğü zaman ardında, 43 yıl içinde yazılan 14.000 adet ayrıntılı "steno kaydı"nı bırakmıştı. Bunların içinde onun, geleceğe yönelik bazı kehanetleri de yer almaktadır.
Günümüzde Edgar Cayce takipçisi bir çok organizasyon ve kuruluş vardır.
Kaynak Wikipedia
Kehanetleri
Monday, October 15, 2012
Sonbahar Guzeli - Crab Apple / Yengec Elmasi
Itiraf ediyorum, benim bu elma cinsinin varligindan gecen yila kadar hic haberim yoktu.
Ilk Boxtel'de rastladim. Boxtel Kuzey Baraband'in en buyuk 2. sehri olan Den Bosh ('s-Hertogenbosch)'un banliyolerinden biri. verimli tarlalarin ve yasli ormanlarin icinde yer alan minicik bir kasaba. Dinazor Parki ve Ceylan Rezervuari meshur, bir de sayemizde Peter'i :))
Gecen sene tesadufen yapraklari dokulmus bir agac dikkatii cekene kadar farkinda bile degildim. Bu Elma cinsi yaklasik iri Napolyon Kirazi ya da kucuk kirmizi eriklerin boyutlarinda. Ilk dikkatimi resimdeki Boxtel'in meshuuuuur Kasteel_Stapelen'in arka bahcesindeki agaclar cekmisti.Sato Ortacag'dan kalma ve suni bir golun icerisinde. Simdilerde Sato'da rahipler yasiyorlar ve ic avluda kucucuk bir Sapel'i, avlunun ve golun arkasinda ise Rahip okulu var.Bizim meshur Peter, nam-i digerr Pitircigin vaftiz oldugu Sapel imis ayni zamanda.
Kimse meyvenin ne oldugunu soyleyemedi once, aylarca ogrenmeye calistim. Sonradan farkettim ki guney Hollanda'da hemen hemen her evin bahcesinde varlar.Uzerleri pitirak gibi ve meyveleri kimse toplamiyor, kuslar bile yemiyorlar. Bazilari zehirli dedi, bazilari kuslar bile yemiyor biz niye yiyelim dedi, bazilari sus dedi.
Merak hat safhaya ulasinca ve surekli sorunaca, toplantiya gittigimiz birgun Peter dayanamadi ve bir agacn yaninda durdu. Topla ve tadina bak dedi. Zehirlenirsen hastahaneye gotururum, nasil olsa sigortalisin basima kalmazsin dedi. Eh bulmusum firsat tabi, dayanamayip tadina baktim. Surpriz... tadi ayni elma.
Birkac tane daha toplayip ayni gece donuste Gento'ya sordum. Bana bu Crab Apple dedi.
Hollanda'lilar yemez ama bildigin elma, zehirli falan da degil demisti.
Ozetle, saksida dahi yetisen ve meyvelerinin kirmizisini uzun sure koruyan bir elma cinsi. olur da rastlarsaniz mutlaka tadina bakin. Kokusu da tadi da muhtesem.
Gorurseniz selam vermeden gecmeyin derim:))
Ilk Boxtel'de rastladim. Boxtel Kuzey Baraband'in en buyuk 2. sehri olan Den Bosh ('s-Hertogenbosch)'un banliyolerinden biri. verimli tarlalarin ve yasli ormanlarin icinde yer alan minicik bir kasaba. Dinazor Parki ve Ceylan Rezervuari meshur, bir de sayemizde Peter'i :))
Gecen sene tesadufen yapraklari dokulmus bir agac dikkatii cekene kadar farkinda bile degildim. Bu Elma cinsi yaklasik iri Napolyon Kirazi ya da kucuk kirmizi eriklerin boyutlarinda. Ilk dikkatimi resimdeki Boxtel'in meshuuuuur Kasteel_Stapelen'in arka bahcesindeki agaclar cekmisti.Sato Ortacag'dan kalma ve suni bir golun icerisinde. Simdilerde Sato'da rahipler yasiyorlar ve ic avluda kucucuk bir Sapel'i, avlunun ve golun arkasinda ise Rahip okulu var.Bizim meshur Peter, nam-i digerr Pitircigin vaftiz oldugu Sapel imis ayni zamanda.
Boxtel girisi - Bu resim Nilgun Hanim'a ozel :))
Kasteel_Stapelen
Kasteel_Stapelen
Kasteel_Stapelen'in Sapel'i
Kimse meyvenin ne oldugunu soyleyemedi once, aylarca ogrenmeye calistim. Sonradan farkettim ki guney Hollanda'da hemen hemen her evin bahcesinde varlar.Uzerleri pitirak gibi ve meyveleri kimse toplamiyor, kuslar bile yemiyorlar. Bazilari zehirli dedi, bazilari kuslar bile yemiyor biz niye yiyelim dedi, bazilari sus dedi.
Merak hat safhaya ulasinca ve surekli sorunaca, toplantiya gittigimiz birgun Peter dayanamadi ve bir agacn yaninda durdu. Topla ve tadina bak dedi. Zehirlenirsen hastahaneye gotururum, nasil olsa sigortalisin basima kalmazsin dedi. Eh bulmusum firsat tabi, dayanamayip tadina baktim. Surpriz... tadi ayni elma.
Birkac tane daha toplayip ayni gece donuste Gento'ya sordum. Bana bu Crab Apple dedi.
Hollanda'lilar yemez ama bildigin elma, zehirli falan da degil demisti.
Yengec Elmasi cicegi
'Ustu pitirak gibi' den kastim buydu
besi bir yerde
Ozetle, saksida dahi yetisen ve meyvelerinin kirmizisini uzun sure koruyan bir elma cinsi. olur da rastlarsaniz mutlaka tadina bakin. Kokusu da tadi da muhtesem.
Gorurseniz selam vermeden gecmeyin derim:))