Friday, July 30, 2010
Sunday, July 25, 2010
Sınavdan Geçiyormuşuz.
İlişkilerimiz test edilecek
Önümüzdeki birkaç hafta içinde hayatımıza girecek olaylar, uzun bir süredir bekleyen, bizi geren koşulların boşalması şeklinde olabilir. Bunu hep birlikte deneyimleyeceğiz. Daha önce “öncü patlaması” olarak nitelendirdiğimiz bu astrolojik görünüm, burçlar kuşağında, öncü burçlarda dikkat çekici bir vurguya işaret ediyor. Hayatımız bilinçli ya da bilinçsiz hep seçimlerle doludur. Sürekli bir şeyleri kendimize uygun görürüz, diğerlerini görmezden geliriz. Bu seçimler eğreti ya da çok sağlam, acele ile alınmış ya da uzun bir hazırlık aşamasından da geçmiş olabilirler. Ancak bariz olan şey öncü burçların her zaman seçimlerimizle ve verdiğimiz kararlarla yakından ilişkili olduğudur.
Bu burçların sembollerinde bir sivrilik ve zorunlu bir karar verme atmosferi vardır. Nitekim bu öncü burçlardan ikisi, Koç ve Oğlak, boynuzludur. Boynuzlar hırsı, öne çıkışı ve iradeyi temsil eder. Koç her ne olursa olsun hayatta kalma iradesini, kendini öne sürme ihtiyacını vurgular. Oğlak’ın boynuzları yine yukarılara tırmanma hırsını ve gerekirse kariyer merdiveninde üsttekini boynuzuyla dürtme durumunu anlatır. Ayrıca Oğlak plan yapan bir burç olarak, geleceğe yönelik kritik değerlendirmeleri yapmak zorundadır. Yengeç’in boynuzları yoktur ancak kendini savunacak güçlü kıskaçları vardır. Bu kıskaçlar daha çok savunmaya yöneliktir, Yengeç ancak ölüm kalım savışında öne çıkar ve herkesi bir güzel şaşırtır. Terazi’nin kefelerinde de sivri uçlar vardır. Bu burç tartmak, değerlendirmek, olayların her iki yönünü görmekle ilgilidir.
Günümüze gelecek olursak, hayat yolunda öğrenmemiz gereken dersleri, bir bakıma Hint felsefesindeki dharma’mızı temsil eden Satürn artık Terazi burcuna geçti ve hayatımızdaki ilişkileri, ortaklıkları, evlilikleri test etmeye başladı ve bunu zaten bir süredir yapıyordu. Oğlak burcundaki Pluton ise 2008’den bu yana ekonomik anlamda bir ölüm kalım savaşı içerisinde olduğumuzu gösteriyor. Büyük ekonomik yapılar çöküyor, devletler iflas noktalarına yaklaşıyor, devasa değişiklikler yapmak, dönüşmek bir zorunluluk haline geliyor. Mayıs sonunda Koç burcuna ilerleyen Uranüs ve yanındaki Jüpiter ise bize aradığımız heyecanı ve her türlü engel altında bile olsak ancak kendimize güvenerek bir şeyler yapabileceğimizi söylüyor. Bu bakımdan öncüler arasında en önemli fırsatları ancak kendi başımıza yani kendi seçimlerimizle yapabileceğimizi açık bir şekilde anlatıyor. Gelelim 30 Temmuz günü Terazi burcuna geçecek Mars’a. Mars bu görünüm içindeki en hassas, kıvılcımlı durumu anlatmakta. Zira savaş gezegeni Mars’ın denge ve barışı anlatan Terazi’nin kefelerini hızla sallamasına, karar verme sürecimize daha fazla tutku hatta öfke getirmesi mümkün. Şimdi önümüzdeki birkaç hafta vereceğimiz kararlar ve yapacağımız seçimler açısından kritik bir tablo ortaya koymakta. Ya Mars’ın yıkıcı öfkesini seçecek ve İngiliz dediği gibi, züccaciyeci dükkanındaki bir fil gibi her tarafı yıkacak, kıracak ve öfkemizi boşaltacağız, ya da Satürn’ün kontrol edici tavrı sayesinde, Mars’ın enerjisini daha yapıcı ve beraberliklerimizi yeni bir dengeye sokabilecek sağduyulu ve sorumlu bir tavırla kullanabileceğiz. Herşeyin bize bağlı olduğunu söylemeliyiz. Astroloji’de gezegenler dikte edici biçimde çalışmaz ancak nasıl bir atmosfer içinde karar alabileceğimizi anlatır. Kararı alacak, tutumumuzu belirleyecek olanlar biziz, başkasında hata aramamalıyız. Böyle bir dönemde ilişkilerdeki sınırlarımızı iyi görmeli, aşırı duyarlılığın, alınganlıkların kurbanı olmamalıyız. Canımızı acıtacak, haksızlıkla karşılaştığımız durumlar karşısında soğukkanlılığımızı (Satürn) koruyabilirsek, olayların kurbanı olmaktan çıkar, onu yönetebilecek bir duruş sergileyebiliriz. Nitekim, bilincinde olmadığımız şeyleri kontrol de edemeyiz. Şimdi böyle bir farkındalık kazanmalı, proaktif davranarak, olası öfke patlamamızı yapıcı girişimlere çevirmeye bakmalıyız.
Hakan Kırkoğlu
Milliyet
25.07.2010
Önümüzdeki birkaç hafta içinde hayatımıza girecek olaylar, uzun bir süredir bekleyen, bizi geren koşulların boşalması şeklinde olabilir. Bunu hep birlikte deneyimleyeceğiz. Daha önce “öncü patlaması” olarak nitelendirdiğimiz bu astrolojik görünüm, burçlar kuşağında, öncü burçlarda dikkat çekici bir vurguya işaret ediyor. Hayatımız bilinçli ya da bilinçsiz hep seçimlerle doludur. Sürekli bir şeyleri kendimize uygun görürüz, diğerlerini görmezden geliriz. Bu seçimler eğreti ya da çok sağlam, acele ile alınmış ya da uzun bir hazırlık aşamasından da geçmiş olabilirler. Ancak bariz olan şey öncü burçların her zaman seçimlerimizle ve verdiğimiz kararlarla yakından ilişkili olduğudur.
Bu burçların sembollerinde bir sivrilik ve zorunlu bir karar verme atmosferi vardır. Nitekim bu öncü burçlardan ikisi, Koç ve Oğlak, boynuzludur. Boynuzlar hırsı, öne çıkışı ve iradeyi temsil eder. Koç her ne olursa olsun hayatta kalma iradesini, kendini öne sürme ihtiyacını vurgular. Oğlak’ın boynuzları yine yukarılara tırmanma hırsını ve gerekirse kariyer merdiveninde üsttekini boynuzuyla dürtme durumunu anlatır. Ayrıca Oğlak plan yapan bir burç olarak, geleceğe yönelik kritik değerlendirmeleri yapmak zorundadır. Yengeç’in boynuzları yoktur ancak kendini savunacak güçlü kıskaçları vardır. Bu kıskaçlar daha çok savunmaya yöneliktir, Yengeç ancak ölüm kalım savışında öne çıkar ve herkesi bir güzel şaşırtır. Terazi’nin kefelerinde de sivri uçlar vardır. Bu burç tartmak, değerlendirmek, olayların her iki yönünü görmekle ilgilidir.
Günümüze gelecek olursak, hayat yolunda öğrenmemiz gereken dersleri, bir bakıma Hint felsefesindeki dharma’mızı temsil eden Satürn artık Terazi burcuna geçti ve hayatımızdaki ilişkileri, ortaklıkları, evlilikleri test etmeye başladı ve bunu zaten bir süredir yapıyordu. Oğlak burcundaki Pluton ise 2008’den bu yana ekonomik anlamda bir ölüm kalım savaşı içerisinde olduğumuzu gösteriyor. Büyük ekonomik yapılar çöküyor, devletler iflas noktalarına yaklaşıyor, devasa değişiklikler yapmak, dönüşmek bir zorunluluk haline geliyor. Mayıs sonunda Koç burcuna ilerleyen Uranüs ve yanındaki Jüpiter ise bize aradığımız heyecanı ve her türlü engel altında bile olsak ancak kendimize güvenerek bir şeyler yapabileceğimizi söylüyor. Bu bakımdan öncüler arasında en önemli fırsatları ancak kendi başımıza yani kendi seçimlerimizle yapabileceğimizi açık bir şekilde anlatıyor. Gelelim 30 Temmuz günü Terazi burcuna geçecek Mars’a. Mars bu görünüm içindeki en hassas, kıvılcımlı durumu anlatmakta. Zira savaş gezegeni Mars’ın denge ve barışı anlatan Terazi’nin kefelerini hızla sallamasına, karar verme sürecimize daha fazla tutku hatta öfke getirmesi mümkün. Şimdi önümüzdeki birkaç hafta vereceğimiz kararlar ve yapacağımız seçimler açısından kritik bir tablo ortaya koymakta. Ya Mars’ın yıkıcı öfkesini seçecek ve İngiliz dediği gibi, züccaciyeci dükkanındaki bir fil gibi her tarafı yıkacak, kıracak ve öfkemizi boşaltacağız, ya da Satürn’ün kontrol edici tavrı sayesinde, Mars’ın enerjisini daha yapıcı ve beraberliklerimizi yeni bir dengeye sokabilecek sağduyulu ve sorumlu bir tavırla kullanabileceğiz. Herşeyin bize bağlı olduğunu söylemeliyiz. Astroloji’de gezegenler dikte edici biçimde çalışmaz ancak nasıl bir atmosfer içinde karar alabileceğimizi anlatır. Kararı alacak, tutumumuzu belirleyecek olanlar biziz, başkasında hata aramamalıyız. Böyle bir dönemde ilişkilerdeki sınırlarımızı iyi görmeli, aşırı duyarlılığın, alınganlıkların kurbanı olmamalıyız. Canımızı acıtacak, haksızlıkla karşılaştığımız durumlar karşısında soğukkanlılığımızı (Satürn) koruyabilirsek, olayların kurbanı olmaktan çıkar, onu yönetebilecek bir duruş sergileyebiliriz. Nitekim, bilincinde olmadığımız şeyleri kontrol de edemeyiz. Şimdi böyle bir farkındalık kazanmalı, proaktif davranarak, olası öfke patlamamızı yapıcı girişimlere çevirmeye bakmalıyız.
Hakan Kırkoğlu
Milliyet
25.07.2010